Murat A. Aydın, 2009' da, “Marche” adıyla, organizasyon, dekorasyon, eğlence, fuar ve düğün-davet alanında hizmet veren şirketini kurdu. Yaklaşık 5 yıldır da "Marche Event Management" olarak sektörde çalışmalarını sürdürüyor. Yaşamının belli dönemlerinden tanıdığı farklı tatları, organizasyon adına aynı potada bir araya getiren Aydın; tiyatro geçmişini, yazınsal yönünü ve mimarlığı, yaşam görüşü olarak benimsediği insan sevgisi ile harmanlayarak, sektörün göz dolduran adlarından birisi olmayı sürdürüyor.
Sanat ile tiyatroyu, mimarlık ile sahneyi, tasarım ile dansı bir potada harmanlayan "Marche" bugün, etkinlik tasarımının yanısıra “Entertainment Design” başlığının da önemli şirketlerinden biri konumunda.
Aydın, 1997 yılında geldiği İstanbul’u bu kadar çok seveceğini bilmiyordu. Bir şantiyede mimar olarak çalıştığı 40 günlük ilk iş deneyimi sonucunda aslında mimarlık yapmayı değil okumayı sevdiğinin ayırdına vardı ve yüksek lisans yapmaya karar verdi. 1997’de, İTÜ Yapım Yönetimi (Construction Management) yüksek lisansı yaparken özel dersler vermeye başladı. Bir sene boyunca İstanbul’u semt semt gezerek pek çok insan tanıdı, pek çok “insana” dokundu.
1998-2000 arasında Yapı Endüstri Merkezi’nde, 2 yıl süresince fuar organizasyonu ve bilgi yönetimi alanında çalışmalar yaptı. “Organizasyon” kavramıyla bir meslek olarak tanışıklığı bu yıllarda başladı. “Herşey okul okuyarak olunur.” önyargısnını da bu süre içerisinde kırdı. Daha sonraki yıllarında fuar tasarımı alanında da bazı çalışmalara imza attı.
2001 yılında, Türkiye' nin ekonomik düzensizliğini bir fırsata dönüştürerek," sosyal sorumluluk" yapmak arzusuyla Gaziosmanpaşa’da bir lisede, Milli Eğitim’e bağlı olamadan “İngilizce Öğretmeni” olarak görev yapmaya başladı. Öğretmenliği süresince öğrencilerine “bildiği” her şeyi öğretmeye gayret etti. Sanatçı ve edebiyatçı yönüyle öğrencileri tarafından çok sevilen bir öğretmen, bir dost oldu. 2003' de askerlik görevini yapmak üzere öğretmenlik mesleğinden istemeyerek de olsa ayrılmak zorunda kaldı.
“Geçmişe dönüp baktığımda, yaşamımdaki en güzel yıllardı. Hala görüştüğüm ve bugün önemli noktalara gelmiş pek çok öğrencim var.” “2 yıl, Ölü Ozanlar Derneği tadında bir öğretmenlik sürecim oldu.” “Tek derdim, 15-17 yaş grubu öğrencilerime, bildiğim ve inandığım ne varsa öğretmek oldu.”
“Ben sizin gibi olmaya çalışan çok öğretmen gördüm, bir abi, bir abla, bir baba olmaya çalışan öğretmenleri. Ama hiçbiri bana ne “travesti”nin ne olduğunu anlattı, ne de benimle sizin gibi şakalaştı.”
Berkant Akgün
“Hocam sizden çok memnunum. Keşke diyorum, gitmeseydiniz. Ben bu yaşa gelinceye kadar okul yıllarımda sizin kadar iyi, güzel ve bol not veren hoca görmedim.”
Yavuz Özbay
Askerlik sonrası 2002 yılında organizasyon meslek yaşamı aktif olarak başladı. 1 yıllık dönemde, Tarih Vakfı’nda Genel Müdür Yardımcısı olarak, Topkapı Sarayı Darphane-i Amire binalarının işletmesinden sorumlu oldu. “Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi ve İnsan Hakları” adlı serginin oluşum sürecinde yer aldı. Aynı dönemde pek çok organizasyon ve sergi için de ev sahipliği yaptı.
2003’te mesleki kariyerinde dönüm noktası sayılabilecek bir karşılaşmayla Yavuz Özdel ile tanıştı ve Türkiye' nin önemli organizasyon şirketlerinden birisi olan "FYM Creative Grup" a geçti ve 6 yıl boyunca Genel Koordinatörlük yaptı. Başta Antalya Altın Portakal Film Festivali olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası organizasyonda hem yönetsel hem de yaratıcı süreçte görev aldı.
1973 yılında, kendi deyimiyle “herkesin iç içe yaşamayı iyi bildiği bir kentte”, İzmir’de dünyaya gelen Murat Ali Aydın, yaşama farklı perspektiften bakabilmesini de yine çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği İzmir’e borçlu.
Okul yaşamına İzmir’de, 12 Eylül İlkokulu’nda başladı. Öğrenim yaşamı boyunca kimse ona ders çalışması gerektiğini anımsatmak zorunda kalmadı. Düzenli ve pratik bir öğrenciydi. Ortaokulu, İzmir İnönü Lisesi’nin ortaokul bölümünde tamamladıktan sonra, 1987 yılında Fen Lisesi sınavına girdi ve böylece yaşamında farklı deneyimlere kapı açacak Malatya yolculuğu da başlamış oldu.
Aydın, Malatya Fen Lisesi’nde geçirdiği yıllarını “Dünya görüşüm olan insan sevmek kavramının temellerini attığım ilk yıllardı” diye tanımlıyor. Yatılı okulun kapalı duvarları içerisinde 250 kişiyle geçirdiği zamanlarında hoşgörüyü öğrendi. “Öteki” kavramını o yıllarda yaşamından çıkardı.
Hep mimar olmak istemişti ama çevresinin yönlendirmesiyle bilgisayar mühendisliğini seçti. Böylece, 1990 yılında Ankara ile tanışmış oldu. Ancak “mimarlık” onu hiç rahat bırakmadı; hata yaptığını anladı ve beş ay sonra kaydını sildirerek yaşamına şekil verecek kararı aldı. Düşlerinin peşine düştü. Sınavlara tekrar hazırlanarak, 1991 yılında ODTÜ Mimarlık Bölümü’nü kazandı. Üniversite boyunca projelerde yakaladığı kavramsal yaklaşımlarındaki farklılıklar, ona farklı kapılar açtı. Böylelikle mimar olmanın ötesinde "tasarımcı" olarak mezun oldu.
ODTÜ, Aydın’ın organizasyon kariyeri boyunca elde ettiği başarıyı sağlayacak olan mimarlığın yanı sıra onu “tiyatro” ile de tanıştırdı. Önceliği her zaman tiyatrodan yana kullandı. 1991-1997 yılları arasında birçok oyunda oyuncu ve tasarımcı olarak görev aldı. Brecht, Shakespeare, Beckett bu yıllarda onun arkadaşları, kitapları ise yaşam kılavuzu oldu. O dönemde tiyatro eleştirmenlerinden aldığı olumlu yorumlar ve üstesinden geldiği pek çok rol sebebiyle hala “oyuncu” olarak da anılıyor.
Oyuncu, sahne, kostüm tasarımcısıdır. 1996
Haziran 96, Agon Tiyatro Dergisi – İnönü Bayramoğlu
“…Birçok profesyonel topluluğun dahi altından kalkmakta zorlanacağı “Troilos ile Kressida”yı gerek dramaturgi çözümlemesiyle, gerek sahne tasarımındaki yaratıcı ve ustalıklı mekan kurgusuyla, gerekse entelektüel parıltıyı barındıran rejisiyle ve büyük bir performans ile kendini gösteren (özellikle Thersides/Doğanay Çakıroğlu, Pandoros/Abdullah Caboluz, Hektor/Özgür Avcı ve Nestor/Murat Ali Aydın’ın) ustalıklı ve keyifli oyunculuğuyla sahnede yorumladıkları “Troilos ile Kressida” ODTÜ Oyuncuları’nın başarılı rejilerine eklendi…”
Haziran 96, Agon Tiyatro Dergisi – Hazan Özsoy
“…En renkli tiplemelerden biri de Murat Ali Aydın’ın oynadığı Nestor. Tekerlekli sandalyesi ve sondasıyla sevimli, başarılı bir tipleme ortaya koyuyor. Oyunda genel olarak oyuncu seçimi ve tiplemeleri başarılı. Her şeyden önemlisi oyuncular, amatör heyecanları ve enerjileriyle, iki buçuk saatlik bu zor gösteriyi, tempoyu aksatmadan sürdürüp bitirmeyi başarıyorlar…”